30 Haziran 2014 Pazartesi

Haziran Bitenler

Herkese yeniden merhaba

Haziran ayında biten ürünlerime hep beraber bakalım.



Yves Rocher Evidence deodorant: Bu hafif çiçek kokulu deodorantı çok severek kullandım. 2 tane de yedeğim var. Sürekli indirime giren Yves Rocher'e gidip bir parfüm ve deodorantın kokusuna bakmanızı şiddetle tavsiye ederim.

Helix-D Göz serumu: Çok başarılı bir göz serumu.Yaz için değil ama belki kışın tekrar almayı düşünebilirim.

Bioderma Sebium Jel: Eğer cilt tipiniz yağlı ise kesinlikle tavsiye edebileceğim bir ürün. Ben şimdi başka bir şişesini tekrar kullanmaya başladım bile. 500 ml kutusunda. Çok bereketli bir ürün.

Nivea Black and White: Pudra kokulu çok hafif bir deodorant. Maalesef ki içinde alüminyum var. Tekrar alabileceğim bir ürün değil.

Cettua Siyah nokta bantları: Çok beğeniyorum. Bir sürü yedeğim var.

Shiseido Benefiance göz kremi: Tek kelimeyle mükkemmel. Yazısına şuradan ulaşabilirsiniz.

Mac Prolong wear For Keeps: Harika bir renk, dudaklara resmen mühürleniyor. Tek kötü özelliği aşırı kuruma yapıyor.

Sizin bu ay bitirebilediğiniz ürünleriniz var mı?

Başka bir yazıda görüşmek üzere.

26 Haziran 2014 Perşembe

Tiyatro Tavsiyesi: Mahşeri Cümbüş

Herkese merhaba

Salı akşamı Bostanlı Açıkhava Tiyatrosunda sergilenen Mahşeri Cümbüş oyununa gittik. Çoğunuz biliyorsunuzdur, 6 kişilik bir ekip, tiyatro sporu denen şeyi yapıyorlar. Doğaçlama skeçler oluşturup, seyircileri güldürüyorlar. Hatta belki benim gibi televizyon özürlüyseniz bilmeyebilirsiniz, tv programları bile varmış.


Gerçekten güzel performans sergilediler. Eminim benim gibi ilk izleyenleri kendilerine hayran bıraktılar. İnsan düşünmeden edemiyor, hemen nasıl kurup oynayabiliyorlar diye.



Seyircinin ilgisi her zamanki gibi çok fazlaydı. Ben biletimizi www.firsat35.com dan almıştım, daha önce www.yakala.co ya baktığımda biletler tükenmişti bile.

Keyifli 2 saat geçirdik, farkettiyseniz çok keyifli veya muhteşem diyemiyorum. Bu hoşnutsuzluğum oyundan değil, tamamen tiyatro kaynaklıydı. Yılların Bostanlı açık hava tiyatrosunun üstünü kapatmışlar, havalandırma yetersiz, oyunu izlerken yapış yapış oluyorsunuz. Tek kötü tarafı bu olsa bir şekilde katlanırdık, ama ses sistemi çok kötü. Anlamakta güçlük çektiğimiz zamanlar oldu. Ve belki de en kötü tarafına geliyorum, oturacak yerler çok rahatsız. Bir an önce bitse de gitsek dedirttirecek cinsten. Hele son sıradaki koltuklar arası, bacak boyu, tam 1 karış ki buradan bilet almışsanız 1. mevkii yanii pahalı yerden bilet almış oluyorsunuz! Ama düz oturarak oyunu seyredemiyorsunuz, bacaklarınızı yan çekmeniz gerekiyor. Yazın çevremizde başka tiyatro olmadığı için yine bu tiyatroya gitmek zorundayız, ama bu sefer kararlıyım minder götüreceğim.



Bu kadar masraf yapılıp, böyle çirkin bir yere dönüştürülen tiyatromuz için gerçekten çok üzgünüm.

Başka bir yazıda görüşmek üzere.

24 Haziran 2014 Salı

Fırında Tavuk Şiş

Herkese merhaba

Bugün sizlere yapımı çok kolay ve çok lezzetli bir yemeği anlatmak istiyorum. Fırında tavuk şiş. Bunda önemli olan tavukların iyice marinelenmiş olması.


fırında tavuş şiş tarifi
Fırında Tavuk Şiş


Ben marine sosunun içine

  • 1 soğan rendesi
  • 2 sarımsak
  • Yarım çay bardağı zeytin yağı
  • Yarım çay bardağı süt
  • 1 tatlı kaşığı domates+biber salçası,
  • 1 tatlı kaşığı yoğurt
  • Yarım limon
  • Tuz, karabiber, kekik, kırmızı biber, istenirse kimyon
Fırında Tavuk Şiş
bu sosumuza, kuşbaşından biraz daha büyük doğradığımız tavuklarımızı karıştırıyoruz. Buzdolabında en az 2 saat dinlenmeye bırakıyoruz.



Çöp şişlerimize istediğimiz gibi biber, domates ve tavuklarımız diziyoruz.

Fırında Tavuk Şiş
Fırında Tavuk Şiş


Frında 200 derecede yaklaşık 30 dakika pişiriyoruz. Üstlerinin kızarmış olmasından piştiği anlaşılıyor. Fazla pişirmeyin, tavuklar kuruyor.

Yapan herkese afiyet olsun.

Film Tavsiyesi-Karışık aile

Herkese merhaba

Bugün sizlere bir film tavsiyesinde bulunmak istiyorum. 13 Haziran'da vizyona giren Karışık aile (Blended) filmine hafta sonu gidebildik.



Filmde başrolleri Drew Berrymore(Lauren), Adam Sandler'a (Jim)ait. Lauren eşinden ayrılmış, 2 oğlu olan bekar bir anne, Jim ise eşini kaybetmiş 3 kızı olan bekar bir baba. Bir arkadaş vasitasıyla tanışıyorlar ama birbirlerinden hiç hoşlanmıyorlar. Daha sonra bir gezide karşılaşıyorlar ve oteldekiler yerine gittikleri çift zannettikleri için, bunlara evlenmek için gelen, ailelerin kaynaştığı bir ortam hazırlıyorlar. Çocuk gelişiminde anne babanın rolü de inceden güzelce işlenmiş filmde.

Bazı sahnelerde gülerken koltuktan yuvarlanabilirsiniz.




Fragmanı için

Sıkılmadan, çok iyi vakit geçirebileceğiniz romantik komedi bir film arıyorsanız, kesinlikle tavsiye ederim.




23 Haziran 2014 Pazartesi

Mac- Patentpolish Lip Pencil

Herkese merhaba,

Bugün sizlere Mac'in kalem rujlarından bahsetmek istiyorum. Sınırlı sayıda üretim olacağını ve bir daha ellerine gelmeyeceğini duyunca, dayanamayıp 2 tane kaptım.

Kırmızı rujları ne kadar çok sevsem de fazla iddialı geldiği için gönül rahatlığıyla ve sık sık kullanamam. Kalem rujların rengi saydam olduğu için, biri pembe biri turuncu alt tonlu olmak üzere iki kırmızı renk seçtim.



Mac- Patentpolish Lip Pencil
Mac- Patentpolish Lip Pencil
Mac- Patentpolish Lip Pencil
Mac- Patentpolish Lip Pencil


Sürümü aşırı parlak ve nemlendirmesi oldukça başarılı. Kalıcılığı ortalama bir Mac ruj kadar. Pleasant'ın renk vermesine bakacak olursak, saydam bir pembe kırmızı rengi var, yani opak yapıda değil. Bir nevi dudak parlatıcısı kıvamında.
.


Mac- Patentpolish Lip Pencil
Mac- Patentpolish Lip Pencil
 Mac Pleasant, pembe alt tonlu çok güzel bir kırmızı.
Mac- Patentpolish Lip Pencil
Mac- Patentpolish Lip Pencil
 Mac Berry Bold ise turuncu alt tonlu bir kırmızı.

Mac- Patentpolish Lip Pencil
Mac- Patentpolish Lip Pencil
Birbirlerine çok yakın renkler gibi görünse de yan yana sürülünce farklı renkler olduğu ortaya çıkıyor. Sol taraftaki Berry Bol, sağ taraftaki Pleasant.

Hala mağazalarında var mı bilemiyorum ama online sitesinden, 52 TL ye alabilirsiniz. Mac'in bugünkü promosyonunu değerlendirmek isteyenler için iki ruju da öneririm.

Başka bir yazıda görüşmek üzere.

21 Haziran 2014 Cumartesi

Bioderma Çekiliş Sonucu

Merhaba

Merhaba çekilişimi 18 haziran çarşamba gece yarısı bitirmiştim ve sizlere söz verdiğim gibi hafta sonu sonucu açıklıyorum.

Katılımları için herkese çok teşekkür ederim

Artı haklarla birlikte toplam katılım 354 tü.

Ve kazanan

191 numaralı şanslı Demet Aydın :)))

Tebrik ediyorum kendisini. Hemen mail atıyorum 3 gün (salı saat 16:00) içinde bana dönüş yapmazsa çekilişi tekrarlayacağım.

Kazanamayanlar hiç üzülmesin daha çok çekiliş olacak:)

20 Haziran 2014 Cuma

Haftasonu gezisi için "mutlaka alınacaklar çantaları"

Herkese merhaba

İzmir'de yaşadığımız için, her hafta sonları bir yerlere gidip, gezmeye çalışıyoruz.Geçen hafta sonu sizlere şu yazımda yazdığım gibi Foça'ya gitmiştik. Otele vardığımızda, terlik almadığımı farkedince, İzmir'e dönünce, "mutlaka alınacaklar çantaları" yapmaya karar verdim.

Kozmetik ve bakımla ilgili olan hazırlamış olduğum çantaları, sizlerle paylaşmak istiyorum.


Genelde 1 gece kaldığımız seyahatler yapıyoruz. Aldıklarım biraz çok gelmiş olabilir gözünüze ama bunların hepsi yaz ihtiyaçları :)


Sizlere de fikir vermesi açısından, hepsine teker teker bakalım.

Bu minik makyaj çantasını, çantamda her gün taşıyorum. İçinde hayat kurtarıcı ve fazla ağırlık yapmayan makyaj malzemelerim mevcut.

  • Çanta Clinique'in doğum günü hediyesi makyaj çantası.
  • Yağlı bir cildim olduğu için yanımda minicik bir pudra çok iyi oluyor.
  • Rossmann'dan ambalajına vurulduğum krem
  • Bourjois allık (aynası ve fırçası var diye tercih ediyorum)
  • Bioderma renkli güneş kremim
  • Cettua yağ emici mendillerim
  • Clinique high impact maskara mismini boyu
  • Benefit far bazım
  • Loreal'in 6 saat kalıcı parlatıcısı (çok iyi renk verdiği için yaz için ideal)
  • Avon super shock siyah göz kalemim
  • Bourjois göz altı kapatıcım
  • Her ihtimale karşı saç tokası :)
  • Diş ipi (bunları Rossmann'ın seyahat boyu ürünlerinin olduğu yerden almıştım)


Gelelim 2. çantaya. Bu çantada bakım malzemelerimin bir bölümü bulunuyor. Kilitli çanta Gratis'in seyahat şişelerinin olduğu yerde şişelerle birlikte satılan çantalardan. Görmüş olduğunuz minik şişelere ürünler boşaltıp, hepsini taşıma derdinden kurtuluyorum.

  • Sprey şeklindeki beyaz şişenin içinde dezenfektan var. Daha önce Rossmann'da böyle dezenfektanlar satılıyordu ama artık göremiyorum. Bunu Eşrefpaşa hastanesi, İzmir Fuarında dağıtıyordu. Oteldeki klozeti temizlemek için birebir.
  • Listerine gargara
  • Gratis'te satılan Bee Beauty markasının vanilya cheesecake'li duş jeli
  • Bioderma yüz jelim
  • Minik bir diş macunu (kozmetik marketlerinden bulabilirsiniz)
  • Bioderma H2O
  • Seyahat boy diş fırçası

3. Çantamda ise tarak, pamuk, kulak çubuğu, ıslak mendil ve her ihtimale karşı yanımda olması gereken ilaçlarım bulunuyor.


4. Çantada geri kalan bakım malzemelerim mevcut.
  • Çanta Clinique'den yanılmıyorsam, 2 sene önceki yılbaşı setinden
  • Minik bir lens solüsyonu
  • Dün satın aldığım Tony & Guy deniz tuzu etkili şekillendirici sprey (ilk kullanımda memnun kaldım, biraz daha deneyip, yazısını yazmak istiyorum)
  • Johnson's baby kolonya (yazın parfüm ve deo kullanmayı pek sevmiyorum. Bunun harika kokusu ve ferahlatmasını çok seviyorum. Ama maalesef artık bu koku üretilmiyor. Canım Sofi'm bana bunu yollamıştı)
  • Giovanni şampuan ve saç kremi (Gratislerde bulabilirsiniz)
  • Canım arkadaşım Elif'in bana Amsterdam'dan aldığı lens kutusu

Sonuncusu ise deniz ile ilgili ürünler. Vücut için güneş koruyucusu ve son Gratis indirimden bacaklarım için aldığım güneş yağı.

Size kozmetik ve bakım ile ilgili çantalarımı anlatmaya çalıştım. bir de deniz ile ilgili eşyaları yanii bikini, deniz havlusu, mayo, şapka, terlik, pareo ve eşim için gereken ürünleri kocaman bir torbaya koydum.

Sizin bu şekilde hazırlamış olduğunuz bir çantanız var mı?


Başka bir yazıda görüşmek üzere.

17 Haziran 2014 Salı

Eski Foça

Herkese merhaba,

Bugün sizlere haftasonu gezdiğimiz Foça'yı anlatmak istiyorum. Çok büyük bir talihsizlik sonucu bütün çekmiş olduğum fotolar silinince, aynılarını internetten bulmaya çalıştım.

fotoğraf.PNG görüntüleniyorSadece bu fotoyu instagramdan yayınlamışım. Bir tek bunu kurtarabildim.

Foça İzmir'e 45 dakika uzaklıkta, çok sevimli bir sayfiye yerdir. Genelde birçok İzmir'linin yazlık evi buradadır. Çok sakin ve huzurlu bir yer olan Foça'nın denizi her zaman soğuktur. O yüzden biz bu gidişimizde çok yapmak istediğimiz tekne turunu yapamadık.

Foça'nın ismi "fok"lardan gelmektedir.Sanırım şirinliğinin bir sebebi de bu. Antik çağda, denizinde yaşayan foklardan dolayı ismi "Phokaia" imiş ve günümüze Foça olarak gelmiş.

Foçaya gider gitmez, daha önce de kaldığımız Kalyoncu Hotel'e gittik. Burası çok temiz, çok sevimli, deniz temalı bir butik otel.  

FOÇA KALYON OTEL
Odadan pencereye doğru baktığınızda denize atlamayı isteten, merkeze çok yakın, huzurlu ve güzel bir otel. 2 kişilik odaya, 1 gece için 120 TL ödedik. Otelin hemen önünde bir iskele bulunmakta. İsteyen misafirler buradan denize girebilmekte.







Foça'nın çarşısında küçük bir gezinti yaptıktan sonra ara sokakların birindeki "Susam Sokağı Balık Pişiricisi" ne oturduk. Balıkçılığın çok yaygın olarak yapıldığı Foça'da taze ve ucuz balık bulmak çok kolay. Burada Ekmek arası mezgit yedikten sonra, denizin karşısında biralarımızı içerken haftaiçinin yorgunluğunu attık.

 Akşam güneş batarken Foça'nın sahilinde gezinti yaptık. Burada bir çok balık restaurantı ve bar bulunmakta. Minik kayıkların önünden yürürken, bütün sorunlarınızı unutacağınız harika bir sahil yolu. 

Koyun sağ tarafında bulunan, Foça Balık Restaurantı'na oturduk ve yemeğimizi sipariş ettik. Taptaze ve bu mevsimde bile çok çeşitli balıkları, harika mezeleri ile yemek seçiminde gerçekten çok zorlandık. Mezelerin tanesi 7 lira, deniz börülcesi ise 8 liraydı. Meze olarak köz patlıcan ve şakşuka istedik, tabii deniz börülcesi olmazsa olmazımız. Arasıcak olarak da ne zamandır aklımda olan kalamar dolmasını sipariş ettim. Burada sadece kaşar peyniri koyarak yapıyorlarmış. Karışık olmaması daha çok hoşuma gitti ve çok lezzetliydi. Kalamarın ağırlığına göre değişen bir porsiyon ama ortalama bir kalamar 25 lira. Balık olarak da değişiklik olsun diye Turna balığı (baracuda) sipariş verdik. Dilimlenerek, ızgara da pişirilmiş ve gerçekten çok lezzetli olmuştu. Salata ve rakı derken yine çok sipariş verdiğimizi anladık. Ama eminim ki bu benim gibiler için hiç sorun değil. Çünkü akşamın ilerleyen saatlerinde sahildeki bütün kediler sandalyemin yanındaydı :)) Hatta yan masadaki bebek, benim kedileri beslediğimi görünce, o da tabağındakileri kedilere atmaya başladı. Eeee ağaç yaşken eğilir. 

Buraya kadar gelmişken, Nazmi ustaya uğramamak olmazdı. Saat kaç olursa olsun, önünde sürekli kuyruk olan bu harika dondurmacıdan, özellikle sakızlıdan yemenizi tavsiye ederim.

Bu güzel İzmir sahil kasabasını umarım size kendi fotolarım olmadan anlatabilmişimdir. Tek farkettiğim eksisi ise, sokak hayvanları için bir kap bile su göremedim. Umarım bunu da en kısa sürede değiştirirler.

16 Haziran 2014 Pazartesi

Rimmel London- 430 Coralicious oje

Merhabalar

Bu yazımda size geçen cuma alıp, rengine vurulduğum Rimmel London'un 430 numaralı ojesinden bahsetmek istiyorum. İsmi "Coralicious" içinde pembelik barındıran, çok güzel bir mercan rengi. Yaz için harika bir renk.

Daha önce su yazımda bahsettiğim Mac Toying Around Ruj ile birbirlerini tamamlıyorlar.

Rimmel London- 430 Coralicious oje

Rimmel ürünlerini Watsons'larda bulabilirsiniz. Fiyatını tam hatırlamıyorum ama 4-5 lira olması gerekiyor. Sürümü çok kolay. İlk katta bile rengini veriyor. dayanıklı olması açısından ben 2 kat uyguladım. Çok hızlı kuruyor. Bu da bizim için harika bir özellik, 10 dakika boyunca bizi esir etmiyor.
Rimmel London- 430 Coralicious oje
Rimmel London- 430 Coralicious oje

Bu yazın trendi mercan rengi arayışı içerisindeyseniz bu ojeyi rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Başka bir yazıda görüşmek üzere.

Mimlendim :)

Merhabalar

sevgili Makyaj Kitabı şu yazısında beni mimlemiş. Nazik davetini hemen yanıtladım tabiiki. Bu benim ilk mim'im olduğu için umarım üstesinden gelebilirim.

Gelelim sorulara;

1- Blog açma hikayeniz nedir?

Çok uzun zamandır blog okuyucusuyum ve ben de kendi düşüncelerimi, deneyimlerimi bir blog açarak paylaşmak istedim.

2- Blog isminiz nereden geliyor? Neden bu isim?

Bu soruyu şurada yanıtlamıştım. Küçükken seyrettiğim çizgi filmdeki sesi çok çirkin olmasına rağmen, sürekli şarkı söyleyen, konuşan kazın ismi siri, ve ailem bana siri der :)

3- Hangi mevsimi seversiniz?

Kesinlikle ilkbahar. Yaz ise en nefret ettiğim mevsimdir. 

4- Bu mevsim size neyi çağrıştırıyor? 

Havaların ısınmasıyla haftasonu yapılacak gezileri ve en sevdiğim meyveleri.

5- Kırmızı ruj mu yoksa eyeliner mı?

Eyeliner

6- Blog yazmak sana ne kazandırdı?

Henüz 3 haftalık blogum daha çok bir şey anlayamadım. ama artık bir yere gittiğimde veya bir ürünü kullanırken, sizlere nasıl anlatacağımı düşünüp, daha bilinçli hareket ediyorum :)

7- Kitap okumak mı yoksa bir şeyler yazmak mı?

Şu an için konuşmak gerekirse bir şeyler yazmak.

8- Şiir mi yoksa roman yada hikaye mi?

Roman

9- En çok etkilendiğin film?

Çok klişe olacak ama not defteri sanırım (the Notebook)

10- Öğrenci olmak mı yoksa iş hayatına atılmak mı?

İş hayatı sanırım.

11- Kitap okumak mı film izlemek mi?

Bir filmin kitabıysa eğer, kitap okumak daha ağır basar.

12- Hangi tür kitaplar ya da filmler?

Karışık. Bundan kastım son yıllarda en favori yazarım Dan Brown. 

13- Klasik giyinmek mi yoksa spor mu?

Spor

14- Almaktan asla vazgeçemeyeceğin şey?

Makyaj malzemesi almak beni çok mutlu ediyor. Bir oje bile alsam dünyanın en mutlu insanı oluyorum. 


15- En sevdiğiniz yemek nedir?

Makarna

16- En sevdiğin diziler?

Çok fazla dizi izliyorum. Ama hiç biri Fringe değil maalesef. 

17- Özel bir yeteneğin olsaydı bunun ne olmasını isterdin?

İnsanların düşüncelerini değiştirebilmek (aptal insanlara dayanamıyorum)

18- Hasta olmanın en kötü yanı nedir?

O günü hiç yaşayamamak

19- Alınacaklar listen var mı? İlk beşi nedir?

Olmaz mı :)) Lorac pro paletler ve naked1-2. bir de mia2 için hala kararsızlık yaşıyorum. O fiyata değer mi bilemiyorum.

20- İlk aldığın makyaj malzemesi?

Ruj :)


Tekrar Makyaj Kitabına bu mim için çok teşekkür ediyorum. 

Ben de yapmak isteyen herkesi mimliyorum. 

bir sonraki yazıda görüşmek üzere...



Yöresel Bir Tat-Çingen pilavı

Merhabalar

Aydınlı olanlarınızın çok iyi bildiği bu tarifi hem sabah kahvaltısında hem de günün her saatinde yiyebilirsiniz. Hazırlanışı çok kolay ve çok besleyici bu salatanın aslında pilavla hiç bir alakası yok. Neden çingen pilavı dendiğini ben de bilemiyorum.

Çingen pilavı bol soğanla çok güzel oluyor, ama sabah kahvaltısında yapacaksanız eğer soğansız yapmanızı tavsiye ederim.

çingen pilavı nasıl yapılır
Çingen pilavı
Gelelim yapılışına
  • 1 tane kuru soğanı, salataya keser gibi, yarım ay biçiminde doğruyoruz.
  • 3 tane sivri biber, 2 tane acı kıl biberi de doğrayıp hepsini, az bir tuzla yoğuruyoruz.
  • 3-4 badem salatalık, 4-5 tarla domatesi kesip ekliyoruz
  • Maydanoz, 1-2 yeşil soğan, nane ve dereotunu da kıyıp içine karıştırıyoruz.
  • Geldik en önemli bölüme, aydın taraflarında "kesik" olarak satılan bir çökelek vardır. Hiç tuzu bulunmaz. Bunu ufalayıp, hepsini karıştırıyoruz. Eğer kesik bulamazsanız, tuzsuz çökelekle de bunu yapabilirsiniz.
  • Yağını ve limonunu (ben nar ekşisi tercih ettim) koyup afiyetle yiyoruz.
  • Denemedim ama üzerine ceviz de yakışır diye düşünüyorum. Eğer seviyorsanız biraz koyabilirsiniz.
Çok pratik, doyurucu ve sağlıklı olan bu tarifi denemenizi tavsiye ederim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.


12 Haziran 2014 Perşembe

Cilt temizliği ve bakımı rutinim

Merhabalar,

bu yazımda akşamları cildimi nasıl temizlediğimi ve bakım yaptığımı anlatmak istiyorum. Özellikle kışın katalog çekimine gider gibi ten makyajını çok abarttığımız, yazın ise cildimiz bir kademe daha yağlandığı için, akşam yaptığımız cilt temizliği çok önemli. İşten eve gelir gelmez bu temizliği yapmamız gerek. Sen yapabiliyor musun diye sorarsanız, maalesef ki çok nadir.

Cilt temizliğinde ve bakımında dermokozmetik ürünler ön planda benim için. Çünkü yağlı ve hassas bir cildim var. belirli bölgelerinde ise, bir cilt rahatsızlığı olan seboreik dermatit mevcut. Bu ürünlerin çoğunu doktorumun tavsiyesi üzerine aldım.

İlk önce Sephora göz makyaj temizleyicisi ile gözlerimi temizliyorum. Bioderma'nın sebium jelini, Watson's temizleme pedine 1 pompa sıkıyorum ve yüzümü köpürte köpürte güzelce yıkıyorum. Havluları çok sık değiştirmeme rağmen, yüzümü kağıt havluyla kuruluyorum. Buna çok dikkat etmek gerekiyor. Havlular ne kadar temiz olursa olsun, ıslaklıktan dolayı bakteri barındırırlarmış. Sizin de bu şekilde kullanmanızı tavsiye ederim. Ardından Bioderma sensibioyu bir parça pamuk yardımıyla, tonik niyetine cildime sürüyorum. Avene termal sudan da yüzüme sıktıktan sonra cildimi tamamen temizlenmiş hissediyorum.

Gelelim nemlendirme kısmına. İlk önce şu yazımda bahsettiğim, Shiseido göz kremimi kaz ayaklarının olduğu yerden başlayarak, tampon hareketle göz altlarıma sürüyorum. Kalanını göz kapağıma yediriyorum.

Daha öncede söylediğim gibi yüzümde seboreik dermatit olduğu için, şu sıralar normal nemlendiriciden ziyade iyileştirici etkisi olanları kullanıyorum. Dudak kenarları, çene ve burun bölgeme Avene cicalfate kremi sürüyorum. Bunu doktor tavsiyesiyle değil, bir tester sayesinde keşfettim. Biraz araştırdığımda yaraları iyileştirdiği yazıyordu. Benim de sorunlu bölgemde kullanmak geldi aklıma ve hakikaten işe yaradı. Bu kremi sürdükten sonra o bölgelerde soyulma olmuyor. Avene triacneali de sivilce izi olan bölgeme yani yanaklarıma sürüyorum. Sivilce izlerim azaldı, kesinlikle cildimi yağlandırmıyor. Avene'nin her ürününden olduğu gibi bunu da çok severek kullanıyorum.

Sizin severek kullandığınız cilt bakım ürünleriniz neler?

Başka bir yazıda görüşmek üzere.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...